Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Image

 
AnasayfaPortalGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gula_dersime
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 114
Kayıt tarihi : 17/02/08
Yaş : 38
Nerden : gunesin dogdugu yerden

Kullanıcı Bilgileri
Level:
MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE Left_bar_bleue1000000/1000000MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE Empty_bar_bleue  (1000000/1000000)
Kişisel Bir İleti Giriniz: ask zordur
Hangi Takımlısınız: Fenerbahçe

MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE Empty
MesajKonu: MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE   MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE Icon_minitimeSalı Şub. 19, 2008 10:20 pm

Akademik çevrelerin Alevilik ile ilgili araştırmalarında son yıllarda bir artış gözlemlenmektedir. Bu elbette olumlu bir olaydır. Nesnel akademik araştırmanın amacı toplumsal fotoğrafı olduğu gibi vermektir. Araştırmacı toplumsal olguyu kendi ön yargısı doğrultusunda sunmaya çalışırsa o zaman o araştırma ve araştırmacı güvenirliğini kaybeder.

Bu tür araştırmalardan bir tanesinin özeti Milliyet gazetesinde 4.7.2005–8.7.2005 tarihleri arasında dört günlük bir dizi yazı şeklinde yayınlandı. Araştırmayı yapan kişi Kamil Fırat, gazete için özetleyip yayınlayan imza ise, Belma Akçura’dır. Verilen bilgiye göre alan araştırması 2003-2004 yıllarında Ankara-Dikmen ve Mamak’ta toplam 208 denek ile yapılmış.

Dizi yazıda ilk günkü Spot; “Kentleştikçe dinsel kimlik zayflıyor” diye konmuş. İkinci günkü spot, “Kentli Aleviler’in % 15’i ataist!” üçüncü günkü gazete dizisinin spotu; “Dedelik kurumu kentlerde zayıflıyor” şeklinde çıktı.

Sözkonusu araştırma sonuçta 208 kişi ile yapılan ve belli bir bölgedeki denekler ile sınırlı bir çalışmadır. Elbette tüm sonuçlar; 20 milyonluk bir kitle ile ilgili olarak genelleme yapma olanağını hiç kimseye vermez. Spotlarda görülen iddiaları sonuçları çıkarmak araştırmanın nesnelliğine gölge düşürebilir. Birde araştırmadaki bazı sonuçları ilgili, ilgisiz bir biçimde Aleviliği İslam dışında görmek isteyen, Aleviliği azınlık olarak değerlendirmek isteyen kişi ve çevreler ile ilişkilendirmek, aynı şekilde Aleviler’in Kürtlük ile ilişkisini, olur olmaz biçimde öne çıkarmak araştırmanın sonuçlarını tartışılır kılar.

Araştırma ilk spotta; “kentleştikçe dinsel kimlik zayıflıyor” diyor. Bu tesbit genel olarak doğru olabilir. Ama genel geçer bir tesbit değildir. Bu tesbit sadece Aleviler için ileri sürülemez. Türkiye’de; Hanefiler içinde, Şafiiler içinde, Şiiler içinde v.s. ileri sürülebilir. Hattasadece dinsel alan da değil siyasal tesbitlerde ve çeşitli sosyal-toplumsal tercihler içinde geçerlidir.

Köylü kitlenin siyasal davranışı ile kentleşen aynı kitlenin siyasal davranışında da farklılık görülür. Bu ise sadece Alevilere özgü bir özellik değildir. Tam terside olabilir.

Kentleştikçe dinsel kimliğin zayıflaması son yıllarda Türkiye’deki siyasal İslam’a gösterilen tevecünü izahta sanırım yetersiz kalabilir. Dinsel referanslı Refah Partisi’nin en büyük desteği İstanbul ve Ankara’dan aldığı sanırım unutulmadı. AKP’nin yine en yüksek desteği İstanbul-Ankara gibi en çok kentleşen iki şehrimizden alması çok anlamlıdır.

Avrupa’da yaşayan Aleviler Türkiye’ye kıyasla geleneksel özelliklerine, özelliklede inançsal kimliklerine daha sıkı sarılmaktadırlar. Bu ve benzer nedenlerle kır-kent ilişkisinde iddialı genellemeler yapmak yanıltıcı olabilir. Eğitim düzeyi ile dini inanç ilişkisi arasında direk bir ilişki vardır. Ama bu ilişki hatalı yorumlanmamalıdır. Aleviler’in dinsel destekli Hanefi ve Şafiiliğe tepkisi laiklik, demokrasi, insan hakları karşıtı bazı “islami terör” örgütlerine tepkisi araştırmacıyı Aleviler’in kendilerini İslam kabul etmedikleri sonucuna götürmemelidir. Herhangi bir İslami yoruma karşı olmak İslama karşı olmak değildir. İslamın marjinal yorumları ile İslamı araştırmacı özdeş görerek Alevi deneğe soru yöneltirse hata yapılır.

Kendine Alevi diyen; Allah, Muhammet, Ali” üçlemesine inanan, Hacı Bektaş Veli’ye, Yedi Ulular’a inanan “Dedelik” kurumunu kabul eden, Cemi, Müsahipliği kabul eden Alevi’yi siz İslam dışı değerlendirirseniz hata edersiniz. Araştırmanız ciddiye alınamaz. Kendi araştırmanızı bile tekzip eder duruma düşersiniz.

Çünkü Aleviler’in sözkonusu araştırmada; “bir dedeye bağlı mısınız?” sorusuna; Aleviler’in % 87’si “evet” diyor ise, ankete katılanların % 81,7’si müsahipliğin korunmasını savunuyorsa, ankete katılanların % 67,3’ü müsahiplerinin olduğunu belirtiyor ise Aleviler’in İslam dışı tercihlerinden sözedemezsiniz.

Çünkü bu oranlar doğru ise; Aleviler’in % 87’si “Dedelik” kurumunu savunmakla İslamiyet’in bu yorumumu savunuyor demektir. İslamiyet’in; Musevilik gibi, Hıristiyanlık gibi yüzlerce yorumu var. Bunlardan birisi de Aleviliktir.

Dede’yi savunmakla cemevi, cem ibadeti savunulmuş oluyor. Cem ibadetinin esası ise; “Allah, Muhammet, Ali” yolunun sürdürülmesidir. Cemde ibadet sırasında okunan nefeslerin % 99’u bu simgeleri terennüm eder.

Müsahiplik; Alevilik’te yol kardeşliğidir. Aleviliğin disiplinli ileri bir aşamasıdır. Ankete cevap veren Aleviler’in % 81.7’si müsahipliği savunuyorsa ve %67,3’ü de müsahip olduğunu belirtiyorsa bu Alevilik tarihinde kanaatimce bir zirvedir.

Bu tesbitlerden sonra yani; Aleviler’in % 87’si dedelik kurumunu savunuyorsa, Aleviler’in %81,7’si müsahipliği savunuyorsa, (bu araştırma sonucundaki rakamlardır) o zaman kalkıp; “üniversite mezunlarının; %68’i, lise mezunlarının; % 68’i Aleviliği İslamiyet ile ilişkilendirmiyor” demek art niyet değil ise Aleviliği bilmemektir. Ya da; ya; Dedelik ve Müsahip ile ilgili araştırma rakamları hatalıdır ya da % 68.1 ve %68 oranında olan lise ve üniversite mezunlarının Aleviliği İslamiyet ile ilişkilendirmediği rakamları hatalıdır. Her iki durumda da araştırma kendi rakamları ile çelişmektedir.

TÜRKİYE’DEKİ ATAİSTLERİ ALEVİLER Mİ OLUŞTURUYOR?

Araştırmanın gazetede yayınlanan ikinci günkü spotu; “Kentli Aleviler’in % 15’i ataist.” Bu tesbit araştırmacının iddiasıdır. Türkiye’de Alevilerin nüfuslarının 20 milyon civarında olduğu savlanıyor. Bu orana göre Aleviler’in 3 milyonu ataistmiş, 3 milyon hiç fena rakam değil. Türkiye’deki sosyalistlerin komünistlerin yaklaşık 10 katı demektir. Ya da İstanbul’daki Alevilerin toplamı demektir.

Güzel bir atasözümüz vardır. Böyle absürd durumlarda büyüklerimiz taşı gediğine koyarlar. Derler ki “Kardeşim ya sen sayı saymasını bilmiyorsun, ya da dayak yememişsin.”

Peki bakalım, kamuoyunda dinsel kimliğini daha doğrusu ataist olduğunun en rahat ifade eden kesim; sanatçı, yazar, entellektüel, aydın kesimdir. Bu kesimde ataist olduğunu ifade eden insan sayısı Türkiye’de tahminen 1000 kişidir. Bu kesimde kimin ne olduğunu herkes tanır. Alevi olan parmakla sayılacak kadar azdır. Yok denecek kadar azdır. Nerede kaldı bizim % 15 Aleviler. Yani 3 milyon ataist Alevi. Aziz Nesin mi Alevi? Uğur Mumcu mu Alevi? Yaşar Kemal mi Alevi? Turan Dursun mu Alevi? Muammer Aksoy mu? Bahriye Üçok mu? A. Taner Kışlalı mı? v.s. v.s. demek ki hiç ayakları yere basan bir tespit değil. Bu tesbit te eğer bilgisizliğin ürünü değil ise, Alevileri bazı güç odaklarına hedef göstermekten başka bir şey değil.

Bakalım, araştırma bu sonuca hangi rakamlardan ulaşmış. Araştırma Alevilere; “Dinsel Kimliğinizi nasıl açıklarsınız?” diye sormuş. Yanıtların sonuçları şöyle düzenlenmiştir. “İnsan, %5, Bektaşi, %2,9, Kızılbaş; % 3,4, Müslüman; % 12,1, Ataist, % 14,6, Alevi; % 34,5, Hem Alevi hem müslüman; % 32,0’dir.” Fakat ataist dışındakileri topladığımızda; %5 + %2,9 + %3,4 + % 12,1 + %34,5 + % 32 = %92 ediyor. %100 den %92 çıkarsa geriye %8 kalır. Ama her nedense arta kalan 14,6 yazılmış. Bu durumda araştırmada yine kendini tekzip eden bir durum sözkonusudur.

Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de her dinsel ve etnik kökenden “ataist” olabilir. Bu konu çok hassas bir konudur. Bu konuda sayılarla bu kadar net konuşmak oldukça zor ve sakıncalıdır. Kökten dinciliğin arttığı bir dönemde bu yaklaşım Alevileri toplum olarak bazı güçlere hedef göstermekten başka bir şey değildir. Verilen sayı ise çok abartılı bir sayıdır. 3 milyon nüfus İstanbul gibi bir yerde belediye başkanlığı kazanacak bir sayıdır.

Alevileri tarih boyunca bazı zihniyetler inançları nedeni ile ataist, dinsiz, kafir, rafızi saymışlardır. Alevilerin Allah, din, ibadet, hayır-şer anlayışları tasavvufi farklılık taşıdığı için bazı zihniyetler tarafından dinsiz, ataist sayılmışlardır. Bu tesbit bu zihniyete yardımcı olmaktan başka bir şey değildir.

Verilen rakamın gerçek olup olmadığına gelince bırakalım Aleviler’in %15’inin ataist olmasınıTürkiye nüfusu yaklaşık 75 milyondur. Bu nüfusun oran olarak “ataist” olduğunu ifade edenler %1 sayısının bile altındadır. Bu rakamları genel seçimlerde kendine sosyalist-kominist diyen partilere verilen oy sayısından çıkarmak olasıdır. Bu oran Aleviler içinde Sünniler içinde geçerlidir. Türkiye’deki ataistlerin çoğunluğunun Alevi olduğunu iddia etmenin maddi temelleri sağlam değildir. Bu tesbitin yolları art niyetle döşelidir. Bu tür tesbitler toplumsal duyarlılıklara karşı samimi ve duyarlı bir sosyolojik araştırmanın işi değildir.

DİNSEL AYRIMDAN ETNİK KİMLİK OLUR MU?

Alevilik, dinsel bir olgudur. Tıpkı İslam içinde; Hanefilik, Şafiilik, Hambeli, Maliki, Şii, Mevlevi v.s. gibi. Alevilik etnik bir olgu değildir. Etnik ayrım ırksal ayrımdır. Türk, Kürt, Arap, Arnavut, İngiliz, Fransız gibi. Aleviliğe inanan; Türk’te, Kürt’te, Arap’ta, Arnavut’ta var. Ama Aleviler’in ezici çoğunluğunu Türk Aleviler oluştururlar.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
MİLLİYET GAZETESİ’NDEKİ ALEVİLİK ARAŞTIRMASI ÜSTÜNE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Alevilik :: Alevilik Araştırma Ve Tezler-
Buraya geçin: